Eskişehir Eczacı Odası Başkanı Ecz.Yücel Yenilmez'in Genel Kurul Konuşması

     Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin Sayın Dekanı      TEB Merkez Heyeti'nin Sayın Üyesi      Değerli Meslektaşlarım      Eskişehir-Bilecik Eczacı Odası’nın 2013 yılı seçimli olağan genel kuruluna hoşgeldiniz.      Meslektaşlarımızın derin gelecek kaygısı yasadığı bir dönemde genel kurulumuzu yapıyoruz. Eczane ekonomileri artık taşınamaz boyutlara geldi. Fiyat düşüşleri ve stok zararları 2 yıl önce olduğu yerde duruyor. Ne yazık ki ilaç sanayi devletin çıkardığı tebliğ ve kararnamelere uymayarak zararlarımızı karşılamıyor. Ve yine ne yazık ki devlet kendi kurallarına uymayan ilaç sanayine hiçbir yaptırımda bulunmuyor. Ancak kendi açtığımız davalar ile bu sorunu çözmeye çalışıyoruz. Sağlık ve ilaç harcamalarını azaltmak adına başvurulan tasarruf politikaları eczacının sırtına yüklenen bir yük olarak bize geri döndü...      İlaç fiyat düşüşleri ile ilgili durum Avrupa'da da ülkemizden farklı değil. İspanya, İsviçre, Fransa, Almanya, İtalya ve İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre GSMH 1990'dan beri %25 artarken sağlık hizmetlerinin maliyeti %80 artmıştır. Bu da göstermektedir ki sağlık hizmetlerine talep artarken bunu karşılayabilme kapasitesi düşmektedir. Avrupa Ülkeleri bu durum karşısında vazgeçilmez olduğunu düşündükleri eczacılık mesleğini koruma çabası içine girmişlerdir. Gelişmiş ülkelerde eczacılık alanı salt reçete karşılanan bir alan olarak görülmemektedir.      Devleti ve siyasetçileri, eczanelerin sağlık sisteminin vazgeçilmez bir parçası olduğuna dolayısıyla eczacının vereceği hizmet karşılığında bir bedel alması gerektiğine ikna etmek zorundayız. 2012 yılında elde ettiğimiz reçete başı hizmet bedeli çok önemli bir kazanımdır ancak bir meslek hakkı değildir. Yeni dönemde "MESLEK HAKKI" yol haritamız olmalıdır. Ekonomik kaygılarımızın giderilmesinin yegane yolu meslek hakkıdır.      2007 yılında yayınlanan ilaç fiyat kararnamesi ilaç fiyatlarının nasıl zam alacağını belirlemiştir. Eğer Euro belirlenen üst değerinin %5 üstüne çıkarsa ve 3 ay süre ile orda kalırsa komisyon toplanır ve ilaçlara zam yapılır.2007 yılında komisyonun Euro için belirlediği değer 1,95 tl'dir. Bugün baktığımızda Euro 2,70 tl'lere gelmiştir. Ama ne yazık ki hiç kimse bu konuda bir adım atmamaktadır. Euro kaynaklı %40'in üstünde ciro kaybımız bulunmaktadır. Buradan tüm yetkilileri çıkardıkları tebliğlerin gereğini yapmaya davet ediyorum.      2012 yılı Mayıs ayında yıllardır uğraş verdiğimiz yasa değişikliği gerçekleşti. Bu değişiklik mesleğimizin geleceğinde çok değerli ve anlamlı olacak. Ancak bu değişiklik sonrasında büyük bir kaç tehlike ile karşı karşıyayız. Bundan 10 yıl önce 7 olan eczacılık fakültesi sayısı bugün 41'e ulaşmış durumda. 41 fakülte 7 eski eczacılık fakültesinin akademisyenleri ile eğitim vermeye çalışıyor. Büyük bir akademisyen eczacı eksikliği var. Birkaç sene öncesine kadar 70-80 olan kontenjanlar bugün 150 leri bulmuş durumda. Buna bir de eczane açılamayacak olması eklenince giriş puanları hızla aşağı gidiyor. Anadolu Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’nin 2013 yılı puanları bir önceki yıla göre 30 puan düşmüş durumda. Eskiden üst düzey öğrencilerin tercih ettiği fakülteler son gelimseler neticesinde sıradan öğrencilerin tercih haline dönüşüyor. Bu durumun insan sağlığı için vazgeçilmez bir yere sahip olan eczacılık mesleğinin geleceği konusunda beni kaygılandırıyor. Bu kadar çok eczacılık fakültesi olduğu bir ortamda işsiz eczacı ordusu da ne yazık ki kaçınılmaz bir durumdur. İşsiz eczacı ordusu ucuz işgücü anlamına gelir ki bu da mesleğimizi bekleyen önemli bir tehlike olacaktır. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Avrupa’da bunun birçok örneği var. İhtiyaç kadar eczacılık fakültesi kalmalı, diğerleri ya kapatılmalı ya da Ar-Ge merkezi olarak faaliyet göstermelidir.      Önümüzdeki dönemin en önemli konularından birisi de yeni anayasadır. Sivil, ilerici ve katılımcı yeni bir anayasayı hepimiz istiyoruz. Ancak ortada dolaşan bilgiler kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütler için tehlike işareti veriyor. Odamızın da içinde bulunduğu kamu kurumu niteliğindeki meslek örgütleri gücünü Anayasa’nın 135. maddesinden almaktadır. Bu madde kaldırıldığında odalarımız sıradan bir yapıya döner. Tüm eczacılarımızda örgütlü yapımız olmazsa başımıza neler geleceğini çok iyi bilir. Yöneticilerimizi severiz sevmeyiz beğeniriz beğenmeyiz ama onlarla hesap yerimiz sandıklarımızdır genel kurullarımızdır. Siyasetçilerin meslek örgütlerimizle ilgili tasarrufta bulunmalarını reddediyoruz.      Çalışmalarımızı genel sekreterimiz sizlere aktaracak ancak ben çok önemsediğim yeni tamamladığımız bir projeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. "ESKİŞEHİR ECZACILIK TARİHİ" kitabımızın basımı bitti. 2 yıllık bir emeğin ürünü. İçinde Eskişehir Eczacılık tarihi var, Eczacılık Fakültemizin tarihi var, Bilecik Eczacılık Tarihi var ve yaklaşık 50 yıllık geçmişi olan Eskişehir Eczacı Odası’nın tarihi var. Ben Başkan olduğumda meslek büyüklerimden öyle değerli bilgiler öğrendim ki bu bilgilerin bende kalmasını istemedim. Yönetim kurulumuzun da desteği ile bu kitap artık elimizde. Belki de başkanlığımın en önemli eseri olarak tarihteki yerini alacak ve genç meslektaşlarımıza yol gösterecek.      Değerli Meslektaşlarım,      Sizlerinde katkısıyla Odamızı ve mesleğimizi daha da ileriye götürmek ve sizlerin güvenine layık olmaya çalıştık. Bugün yapacağımız kongremizin ve yarın yapacağımız seçimlerimizin mesleğimizin geleceğine değer katacağına olan inancımla saygılar sunuyorum.                                                                                                                       Ecz.Yücel YENİLMEZ